Şimdi blogtoş, seninle şu sıralardaki en büyük acımı paylaşacağım: TEOMAN KİLO ALMIŞ. Böyle bira göbeği de değil, ki onu gerçekten severim, bildiğin kalınlaşmış. Geçen gün İTÜ'de konseri vardı, Luke ve lisedeki sınıf arkadaşlarıyla gittik. Ben manyak olduğum için en öne kadar götüm götüm yardırdık. Bis için tekrar çıktığında ukulele çaldı şapşik, elinde küçücük şeyle daha bile tombik göründü. Üzüldüm be.
Dad bod gibi de değil gibi de aslında. Yok lan kesin dad bod, zaten ciddi ciddi dad adam.
Yalnız tarihten büyük ihtimalle kaldım, linguistikten büyük ihtimalle kaldım; en büyük derdim Teoman'ın kilosu. Hakikaten o özendiğim, jelatini açılmamış kafaya ulaştım sanırım. Gıcır gıcır. Şey vardı bu tazrlı programda, soyadı cerrahlı olan bir kız. Bikbik konuşup tiz sesiyle kanser ediyordu insanı. Biz oda arkadaşlarımla bir gün çok bunalıp bu kızı stalkladık sağdan soldan. Bir yerde hayatındaki en büyük üzüntünün Amy Winehouse'un ölmesi olduğu yazıyordu. Allahım, ne sövmüştüm ya. Hani ağız dolusu sövmüştüm. Lan Emre Karayel'le çıkmışsın sen, <o stalk session'ında öğrendik bunu da> nasıl en büyük üzüntün bu olabilir amına koyayım?! Hem çok sinirlenip hem de çok özenmiştim, kafası ne güzeldir demiştim. Sanırım ona evriliyorum. Ay inş ince bacak da kafasıyla birlikte gelir ya.
Herneyse, gidiyorum. Esen kalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder