Gecenin Köründe Felsefi Şeyler

Kalabalık yapıyor diye tarih saat bilgisini kaldırmıştım kayıtlardan. Şu an saat 04.38 am. Ezan yeni bitti. Oda arkadaşlarımı uyandırmamak için dakikada bir kelime hızla yazıyorum.
Şimdi haddim olmayarak aldatma hakkında konuşacağım. Yok lan gayet de haddim bence, aldatıldım da aldattım da, ve dahi aldatıyorum da.

Jazz beni seviyor. Onun kafasında sevmek ve aşk farklı şeyler, aşık olmadığını iddia ediyor.
Hani malum üç sorusu var ya; bir HP iki retro oyun triviası. En fazla bir yapan olmuş, ondan çok hoşlanmış. İki yapanla çok ciddi düşünürmüş, nikahı basarmış. Üç yapan hayatının kadınıymış.
Ben üç yaptım lan.

Böyle deyince de matah bir şey sanmayın beni. Babamla sorunlarım var. Aslında bir sorunum var, adam götveren. Annemle birlikte benden de boşanmış zamanında. Aramaz sormaz, para gönderir. Bazen hayatıma burnunu sokup bok eder. Küçükken pek takmazdım bunu da büyüdükçe, belki de başka insanların babalarını yanlarında gördükçe, eksikliğini mi hisseder oldum, hiddetlenir mi oldum bilemiyorum. Duygularımı anlamlandırmakta da iyi değilim.
Kendi teşhisim, psikiyatrım da onaylar gibi yaptı, <tarzı bu, teşhislerini bulgularını benimle paylaşmaz hiç.> herkes beni sevsin hastalığından muzdaribim. Sevgiye ilgiye açım. <attention whore aka ilgi orrrrrospusu> Aklım çıkıyor şefkat görünce. Tanıdığım herkes sevsin azar azar sevsin. Kimse hayatının merkezine koymasın, Delilah'sız ölürüm demesin. Ama Delilah da kimmiş, sikerler de demesin. Hayatlarında olmaya devam etmemi istemelerine yetecek kadar sevsinler ve şefkat göstersinler. İnsanlar. Tanıdığım hemen herkes.
Bak burada da bitmiyor, biraz dengesiz bir mizacım var. Asabiyim. Bir kezban, bir prenses gibi kırılgan ve tripliyim ama tam aksiymişim gibi görünmek için elimden geleni yapıyorum. Malım çünkü aq. Ay ne diyordum, duygusal bir şeyler anlatıyordum.
Hah işte, biri beni hayatının merkezine koyunca kaçıyorum. Annem beni hayatının merkezine koydu, babam siktir olunca. Anneme karşı nasıl borçluyum. Ben mutluysam o da mutlu. Bu kadar. Eziliyorum bunun altında. Sanki hep mutlu olmalıyım. Sanki onun kafasındaki ideal evlat idesine cuk oturmalıyım.

Bir başkası daha beni hayatının merkezine koyunca devrelerim yanıyor. Kaldıramayıp kaçıyorum.
Luke'la da böyle oldu. Bana çok aşık, hayatı benim üzerime kurulu. Nefes alamıyorum. Boğuluyorum.
Bütün bunların yanında, en eski ve ilk arkadaşımı kaybettiğimden beri Luke bana ihtiyaç duyduğum şefkati diyeyim, gösteremiyor. Niyeti iyi tabii, ama yapamıyor. Tedavi edemiyor. Canın madem yanacak, şimdi ben yakayım ki seni seven birinin yanında yaşansın; direnç kazan böylece, gibi bir kafa. Kötüyüm diyorum, iyi olmak için hiçbir şey yapmayışımla başlayıp beni abartmakla suçlayarak kapatıyor. İlk arkadaşımı kaybettim lan, nasıl iyi olayım?

Velhasıl kelam Luke'a dair bir şeyler bozuk içimde.
Bir yerde okumuştum, kadın intikam almak için aldatır diyordu. Bunlardan dolayı Luke'tan intikam almaya mı çalışıyorum? Bu yüzden mi aldatıyorum onu? Geçen gün en çok bana güvendiğini söyledi, nasıl canım yandı. Diyemedim ki en az bana güven. Diyemedim özür dilerim, ben bir orospuyum.

Başka bir yerde okumuştum, insanlar özgür hissetmek için aldatır diyordu. Belki de bu yüzden aldatıyorum Luke'u. Benim mutluluğumun ona mutluluk getirmeyebileceğini görmek istiyorum, mutluluğumun bana ait olduğunu hissetmek istiyorum. Anneme değil. Luke'a değil.
Borçlu olmak istemiyorum belki.

Ayrılmaya cesaretim olmadığı için aldatıyorum biraz da. Ayrılsam o parçalanacak, ben bir arkadaş daha gömeceğim. Kaldıramam.

Bir de, bunu söylediğim için n'olur benden tiksinin, Jazz'la Luke birbirini tamamlıyor.
Jazz o sevgi nefret ilişkisi, pamuk ipliğine bağlı. Aşık değil ama seviyor. Gidebilir ama gitmeyecek. Sevişiyor ama çocuklarımı görmek istemiyor.
Luke o sakin liman. Ne zaman gidersem gideyim doyduğum ilgi alaka membağı. Yeni arkadaşlarım beni ekince arayıp ağladığım omuz.

Jazz metresim gibi. Luke gömleklerimi yıkayıp ütülüyor, yanağıma öpücük kondurup uğruna <yine onun desteğiyle> sabahladığım işime gönderiyor. Jazz da o büyük anlaşmayı bağladıktan sonra kutlama yaptığım, gömleğimde parfüm ve ruj bırakan o fettan.
Birine ağlamaya, birine gülmeye gidiyorum. Jazz'a mübah da Luke'a yaptıklarımdan dolayı yatacak yerim yok.
Üzgünüm, çok üzgünüm ama aynı zamanda aşağılık ve rezilim de.
Neden aldatıyorum diye düşünüp durdum ya, bu yüzden aldatıyorum işte. Ardında beni o kadar da korkunç göstermeyecek bir background hikayesi, bir travma, bir hafifletici unsur yok işte. Orospuluk amına koyayım.

Siz benim gibi olmayın.
İyi geceler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder